27 Ekim 2013 Pazar

MACARONS d'ANTOINETTE


Macaron dövülmüş bademli gevrek kurabiyesi arasında aromalı kremasının hafif tadıyla sizi sizden alır. Uzun zaman olmuştu Macarons d'Antoinette ye gitmeyeli bu cumartesi Sid'i götürdüm ki tahmin ettiğim gibi o da bayıldı bu mekana. Ankara'da yaşıyorsanız muhakkak gitmenizi öneriyorum. 19.30 dan sonra giderseniz %50 indiriminden yararlanabilir ayrıca foursquare kullanıyorsanız check in yapma durumunda 19.30 dan önce %10 indirim hakkı kazanıyorsunuz. İlk Gaziosmanpaşa daki yerine Dido'mla gitmiş zor bulmuştuk ama değmişti.
Mekanın tasarımı müzikleri harika. Çok küçük bir yer kalabalık olmuyor. Kesinlikle gittiğinize değecek bir yer. İnternet sitesini incelerseniz az buçuk fikriniz olacaktır. Dilerseniz farklı tatlı, pastaları da deneyebilirsiniz. Arkadaşlarımda faydalansın derseniz onlara da paket yaptırabilir sonra o güzel şeylere dayanamayıp bir güzel kendiniz yersiniz.






25 Ekim 2013 Cuma

Bana sevimli sevimli bakan hafta sonu mu?




Hafta sonu çalışan arkadaşlardan çok özür diyerek "Yaşasın Cuma" demek istiyorum. Jehno- Tonight Tonight şarkısı da hafta sonu parçam olsun.  Dinlerken acayip eğleniyorum.Tüm hafta sonu bu şarkıyı dinleyebilirim.
Bu hafta sonu umarım herkes için çok güzel geçer. 4 günlük tatil beni bekliyor. Yapılacak listesi hazırladım umarım yapabilirim. Bu aralar ev çok kalabalık. Misafirimiz var onun dışında gelen giden arkadaşlar. Evde keyif yapmayı çok seviyorum hafta sonu kahvaltı bile saatler sürebiliyor. Ama ev kalabalıkken bunları yapmak pekte mümkün değil. Hava soğuk ama tatil tatildir. Hepinize mutlu hafta sonları:)









24 Ekim 2013 Perşembe

.....

Ah ah yine bana geldiler. Yine bir yerlerde olma isteği başladı. Bilmediğim bir ülkede bir şehrin kalabalığına karışsam insanları izlesem , hayallere dalsam. Görülecek, gezilecek,tadılacak,dinlenilecek,seyredilecek o kadar çok şey var ki hayatta. Ömrümüz yettiğinde imkanımız el verdiğince hayatlarımıza küçük parçalar alıp yaşıyoruz. Kimisinin tadı damağımızda kalıyor kimiside keşke olmasalar da anılarımıza katılıyor.


Tamda şuanda burada olmak isterdim. Güzel hafif bir kahve ya da meyve çayları dalıp gideceksin. Ya da en iyi arkadaşın dedikodunun gözüne varacaksın.
Burası Katar'da Museum of Islamic Art müzeye gelenler burada dinlenebiliyorlar. İlk kez gördüğümde bayılmıştım. Didom zaten önceden söylemişti seveceksin diye. Beni nasılda bilir mavişim. Manzarası çok güzel. Umarım herkes istediği yerde istediği zamanda olur.






Buda üst kattan görünüşü.


























23 Ekim 2013 Çarşamba

Magnet








Bir çok kişi gibi bende magnet hastasıyım. İnternet'te gördüğüm  magnetlerden bende yapmayı düşünüyorum. Keçeden basitçe yapılabilir gibi görünüyor. Gerçi yapmak istediğim ama zamansızlıktan yapamadığım o kadar şey var ki. Keçeyle uğraşanlar için fikir olması açısından paylaşmak istedim.














Bunlarda benim magnetlerimden sadece bir kaç tanesi.





Takma Kirpik







Makyaj yapmayı çok seven biri değilimdir. Ben en çok göz makyajını severim. Fondöten çok nadir kullanırım ki BB kremler çıktıktan sonra fondöten hiç kullanmadım desem yeridir. Bu aralarda takma kirpiğe taktım. Günlük hayatta kullanacağım çok doğal takma kirpikler var. İlk başlarda ev arkadaşım takmama yardımcı oluyordu ama zaman geçtikçe elim alışıyor.









Kirpiklerin yanında satılan yapıştırıcılarını beğenmediğimden ayriyeten alıyorum. En son flormardan aldığım kirpik yapıştırıcısı diğerlerine göre daha iyi geldi. Ancak yeterli değil. Bazen yamuk yapıştırıyorum ama Allah'tan eyeliner durumu kurtarıyor.






Maybelline nin jel eyelinerını kullanıyorum ve çok güzel herkese tavsiye ederim. Kalıcılığı süper kullanımı çok rahat dağılmıyor, akmıyor.Kirpik taktığımda arada kalan kısımları çok güzel kapatıyor. Gayet başarılı bir ürün.





22 Ekim 2013 Salı

Geçmiş geçmemiş...

9 günlük tatili geride bıraktıktan sonra alışılmaya çalışılan bir hafta. Zaman nasıl geçiyor anlamıyorum. Benim için bu bayram çok hızlı geçti. Bayram vesilesiyle dedemlere gittik. Çocukken her yaz tatilimizin 10 gününü yanlarında geçirirdik. Dedemle, babaannemi çok özlemişim. Yaşlandıkça küçülüp yaramaz bir çocuğa dönüşüyor gibiler. Uzaktan baktığımda onların beklentileri, hayata bakış açılarının bizimkinden ne kadar farklı olduğunu anlıyorum. Ah ah diyorsun önemli sandığımız şeyler nasılda önemsiz aslında. Mutlu olmak varken o kadar koşuşturma, sinir, stres neden? Küçük şeylerle bile mutlu oluyorlar. Onlar seni ,sende onları anlamaya çalışıyorsun ama bir yerde kuşak farkından dolayı çakışıp kalıyorsun. Kim bilir bir daha ne zaman giderim. Küçük bir ilçede yaşıyorlar ve annemlerden uzaktalar. Haliyle izin alınca insan nereye gideceğini şaşırıyor. Allah korusun onlara bir şey olursa ilçemize bir daha gideceğimizi de sanmıyorum çünkü hiç bir akrabamız orada yaşamıyor. O yüzden her gittiğimde küçükken oynadığım sokağa, evlere tek tek bakarım.



Bu yol dedemlerin evine gidiyor küçüklüğümden beri kaç kez inip çıkmışımdır. Rahmetli Rıza amca vardı. Yolun başından seslenir çarşıdan her geldiğinde meyve, çikolata, şeker getirirdi bana. Maaşın olunca da sen bana alırsın derdi ama maalesef ömrü yetmedi.














Arkadaşımın evlerinin bu bahçesinde az oyun oynamadık. Tüm mahalle çocukları toplanır akşam ezanı okunana kadar oyun oynardık. Yaklaşık on -on beş kişiydik. Ben ve kardeşim dışında beş arkadaşımız da yaz tatili için şehir dışından gelirlerdi. 10 günlük zamanda hiç eve girmezdik. Annelerimiz gelir toplardı bizi. Mahalle arkadaşlarımın her biri bir yerde şimdi. Kimi astsubay, öğretmen, mühendis oldu.Kiminden haberim bile yok desem yeridir. Hepsi bambaşka yerlerde. Bazılarıyla görüşüyoruz ama bazılarını sokakta görsem tanımam.








Babamın mesleğinden dolayı bir sene yanına gidememiş dedemlerin yanında okumak zorunda kalmıştım. Bu yoldan az gidip gelmedim. Okul hiç değişmemiş. Sadece karşısına ek bina yapmışlar. Görünce içim bir tuhaf oldu. O zamanlar miniminnacık bir kızdım. Bu yoldan ağlayarak ta eve gittimi bilirim, gülerek te, hey gidi günler hey diyorum.
Bu da okulumuza yakın bakkalımız. Her gün muhakkak bir kez uğrardım. Bakkalın hala kapanmadığını görünce çok şaşırdım. Aradan neredeyse 19 yıl geçmiş. Hiç değişmeden kalmış.


























Torosların eteğinde kendi halinde bir yer bizimkisi.











8 Ekim 2013 Salı

Katar- Kıyafet

Arkadaşımın kına gecesi için bindallı bakıyoruz. Açıkçası ben ilerde nasip olursa kendi isteğime göre diktirmeyi düşünüyorum. Katar' da Souq Wagif(Old Wagif) ta yöresel kıyafet almaya gittiğimizde bir çok güzel işlemeli elbiseler görüştüm. Çok hoşuma gitmişti. Evlenmek isteyenlere fikir olabileceği için yazmak istedim. İsteyenler bence bindalıllarını bu kıyafetlere göre diktirebilirler.






Yanında yarısı görülen siyahta abaya Katar'da tüm kadınların giydiği bir nevi yöresel örtüleri. http://en.wikipedia.org/wiki/Abaya
Siyah çarşaf gibi Arap ülkelerinin çoğunda giyiniliyormuş ama benim gördüğüm kadarıyla Katar'da daha açık ve süslü oluyor. Kumaşları çok kaliteli ve saçların büyük kısmı da görülebiliyor.



İşte buda abaya . Özellikle kol kısımları çok süslü oluyor. Bunların tek parça olanı var direkt üste giyiliyor. Hatta dışarıda namaz kılmak zorunda kalanlar için çok basit bir uygulama tek parça hemen giyilip çıkarılabiliyor.










6 Ekim 2013 Pazar

Black - Benim Dünyam

Hafta sonu klasiğimiz sinemaya gitme işini bugüne bırakmıştık. Kahvaltıyı geç yaptığımız için 16.45 seansına yetişebildik. Malavita: Belalı Tanık (The Family) filmine gittik. Açıkçası dvd si alınarak evde de izlenebilecek bir film. Robert De Niro olduğu için cazip geldi.Oyunculuğu izletiyor. Sıkılmadım ama beklediğim gibi de olmadı. Geçen hafta Blue Jasmine filmiyle bunun arasında kalmıştık. Blue Jasmine'de de istediğimiz tadı alamadığımızdan aklımızda kalmıştı. Zamanda Aşk (About Time) filmi de bu hafta aklımda kalan Sid ne yapıp edip romantik filmlerden kaçıyor. Bir yıldır beraber olmamıza rağmen halen romantik bir filme gidemedik. 
Film başlamadan önce fragmanlarda ilgili Beren Saat ve Uğur Yücel'in baş rollerinde oynadığı "Benim Dünyam" filmini gördüm. Bende hemen bir hayal kırıklığı oluştu. Ben bu filmin Hint-Amerika (2005) yapımını izlemiştim." Black " oradaki oyunculukları gördüğümden Beren Saat fragmandaki oyunculuğu çok yapmacık hatta komik geldi. Özcan Deniz'in "A Moment To Remember" Kore filminden arakladığı "Evim "Sensin" den sonra ikinci hayal kırıklığı oldu. Bir filmin orijinalini izlediğimizde diğer yapımları ne kadar iyi olursa olsun aynı tadı vermiyor. İnternetten söyle bir baktım da şimdiden filme eleştiriler gelmiş bile http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/24717401.asp 
Ama size tavsiyemdir "Black " filminin orjinalini muhakkak izlemeniz. Ben göz yaşlarıma hakim olamadım.



Buradan da izleyebilirsiniz.




Buda Türk versiyonu. Tabi ki takdir size kalmış.